Bilindiği üzere, Türkiye’nin dış ticaretteki en önemli ortağı Avrupa Birliği’dir. Hem ithalat hem de ihracat faaliyetlerinin çok büyük bir bölümü AB ülkeleri ile gerçekleşmektedir. Bu nedenle, Türkiye’nin, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile kısa zaman içerisinde tüm ithalat ve ihracat faaliyetlerini yeni bir uluslararası ticaret sistemi içerisinde gerçekleştirmeyi planlayan AB ile olan ilişkilerini güçlü ve sürdürülebilir tutmak için mutabakatı iyi ve doğru okuması gerekmektedir.
Yeni ticaret sistemi içerisinde de en önemli konulardan biri, gerekli kriterleri sağlayamayan işletmelerin AB pazarına ürün sokamayacak olmasıdır. Bu da ürünlerini ağırlıklı olarak AB ülkelerine satan şirketlerin gerekli aksiyonları almadığı takdirde ihracat faaliyetlerini sonlandırması anlamına gelmektedir. Zira, mutabakat geçmişte hayata geçirilen düzenlemeler gibi belirli bir ürün ya da ürün grubu değil, ticari değeri olan tüm ürün ve hizmetler için ortak kriterler getirmektedir.
Avrupa Yeşil Mutabakatı içerisinde en önemli konulardan biri de Sınırda Karbon Düzenlemesidir. Bu düzenleme, sera gazı emisyonunu azaltmak amacıyla AB’ye ihraç edilen ürünlerdeki karbonların fiyatlandırılmasını yani vergilendirilmesini ifade etmektedir. AB, bu düzenleme ile karbon emisyonunun azaltılması konusundaki sorumluluğunu ticari paydaşlarına da aktarmakta ve onların da benimsemesini sağlamaya çalışmaktadır. Bu sorumluluktan kaçan şirketler, kamu ve özel sektör kuruluşları ise AB pazarından çekilmek zorunda kalacaktır. Çünkü artık hiçbir şirket, özellikle kimyasal kökenli gıda, medikal, kozmetik ürünlerini, elektrikli alet ve kişisel koruyucu gibi ürünlerini gümrükten eskisi kadar kolay geçiremeyecektir.
AB, bu düzenleme ile tüketici ve işletme davranışlarında köklü değişimler yapmayı hedeflemektedir. Şirketlerin AB pazarında kalabilmesi ve pazar payını artırabilmesi için sürdürülebilir ürünlere ve yatırımlara yönelmesi artık kaçınılmaz bir durumdur. AB, yeni ekonomik düzende bunun sağlanması için de vergi gibi fiyatlandırma enstrümanlarını kullanmakta ve nihai iklim hedeflerine ulaşırken piyasadaki dengenin de sabit kalması için çalışmaktadır.
Türkiye de AB ile olan ticari ilişkilerini devam ettirebilmek için Avrupa Yeşil Mutabakatının gerekliliklerine adapte olmak zorundadır. Bu konuda proaktif bir yaklaşım sergilemeli ve ihracat seviyelerini korumak ve sürdürülebilir bir şekilde artırmak için gerekli aksiyonları en hızlı şekilde almalıdır. İhracatının yaklaşık yarısını AB ülkelerine yapan Türkiye için bu denli kapsamlı bir düzenleme, ticaret planlamalarında birincil gündem maddesi olmalıdır. Aksi takdirde, AB ülkelerine ürün satan birçok şirket kısa sürede iflasın eşiğine gelecektir